Uzun bir bekleyiş sonunda beklenilen gün gelip çattı. Zamanın bittiği yeni, umut dolu bir haftanın başlangıcında bir sayfa çevirdim ve o zaman mutsuzluğun armağanı mutlulukla karşılaştım.
“Mutluluk, mutsuzluğumuzun merhamete gelmesinden başka bir şey değildir. (s.16)
Albert Camus la başladım yolların o uzunluğuna. "Defterler" kitabını aldığımda nasıl olur tepkilerini arkada bırakıp "Çok güzel" kelimeleri çıkmaya başladı ağzından sonra sayfaları çevirmeye başladım.
“Gençken insanlardan verebileceklerinin fazlasını isterdim. Sürekli bir dostluk, kesintisiz bir coşku. Şimdi, verebileceklerinden daha azını istemesini biliyorum. Yorumsuz bir arkadaşlık. Ve coşkuları, dostlukları, soylu davranışları, benim gözümde tüm mucizevi değerini koruyor. İyiliğin sarsılmaz etkisi.” (s.16)
İyilik, neye göre kime göre. Yıllar yılı felsefede tartışa gelinmiş konu ve değer, arkadaşlık nasıl ölçeriz kime göre bakarız bunlar herkesçe değişir mi yoksa değişmez mi bir insan neden zaman değiştikçe insanlara verdiği değeri kaybeder.
“Şu dakikayı zamanın dokusundan kesip ayırmama izin veriniz, başkalarının sayfaların arasına bir çiçek bırakması gibi. Onlar, aşkın kendilerine hafifçe dokunuverdiği bir gezintiyi sayfaların arasına hapsederler. Ve ben de geziniyorum ama beni bir Tanrı okşuyor. Yaşam kısadır ve zaman yitirmek günahtır. Bütün gün boyunca zaman yitiriyorum ve ötekiler çok çalışkan olduğumu söylüyorlar. Bugün mola verdim ve kalbim başını alıp kendisiyle tanışmaya gidiyor.” (s.18)
Yine konulardan çıkmaya başladığım şu dakikalarda kendim şehrin gürültüsünden çok uzaktayım gökyüzü daha yakın deniz daha mavi kendimi bu huzura bırakıyorum. Nefes almak istiyorum. Biraz nefes. Bir mola bu biraz uzun sürmesini istediğim bir mola.
Şimdi gökyüzüne bakıyorum şarkılar bitip başlıyor, kitap sayfaları gittikçe azalıyor. 'Ben' ise biraz daha mutluyum.